Larissa

 Menemen’in kuzeyinde, Gediz Nehri’ne 2 km uzaklıkta ki Buruncuk Mahallesi’nin üst kısmındaki dağ üzerine kurulu olan Larissa, Aiol birliğini oluşturan 12 Aiol kentinden biriydi. ‘Larisa’ olarak da söylenen kent, luvi-pelasgos dilinde Lar(a)-İsaa’dan gelir ve ‘Kum-Kent’anlamını taşır. Larissa Kenti, Gediz(Homeros) Nehri’nin taşıdığı alüvyonlarla dolmadan önce Ege kıyısında bir kıyı kenti idi. Çevresinde bu dolgu oluşmadan önce diğer kıyı şehirleri ise, Panaztepe, Geren, Höyücek yerleşimleriydi.

 

 Güneyin de ise Kum Tepe ve Bayraklı yerleşimleri bulunuyordu. Aiol boyları, Ege Bölgesi’ne göç etmeye başladıkların da Larissa’yı kuşattılar fakat öncüleri olan Pelasgların direnişiyle karşılaştılar. Onlar da Neon Teikhos (yeni kale) yerleşimin kurdular ve daha sonra Larissa kentini ele geçirdiler. MÖ 399 yılında Batı Anadolu’da Pers hegemonyasını kırmak için yöreye gelen Thibron komutasındaki Sparta birlikleri, Larissa’yı kuşatmalarına rağmen ele geçiremedi. Ancak MÖ 334 yılında Batı Anadolu’yu işgal eden İskender kuvvetlerine diğer Aiolis kentleri gibi Larissa da direnç gösteremedi.

 

 MÖ 279 yılında Kelt-Galat akınları tarafından yakılıp yıkılan kent, Helenistik Dönem boyunca bir daha kalkınamadı. Larissa Antik Kentinde, Osmanlı döneminde başlayan kazılar (1902) sonucunda, MÖ 700 yıllarından kalma kent Akropolisi’nde günümüze yalnızca kent surları gelebilmiştir. Bulunan 3 saray kalıntısı ve MÖ 6. Yüzyıla ait dinsel yapıların temelleri günümüzde açığa çıkarılmıştır. Kentten çıkarılan eserlerden toprak yapıtların bir bölümü Stockholm Müzesi’nde, arkaik dönem buluntuları İzmir Müzesi’nde, bir kısım pişmiş toprak ve keramik buluntular ise İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.